Özel Arama

21 Aralık 2008 Pazar

Cinsellik Kadınların Kabusu

Cinsellik kadınların kabusu
2002 yılında açıklanan ilk global araştırmaya göre özellikle orta ve ileri yaşlarda vücut sağlığı ile seksüalite arasında sıkı bir ilişkinin varlığı bilimsel olarak saptanmıştır.

Seksüalite, Katolik dini inancına göre sadece üreme amacı içindir. Oysa tıpsal yaklaşımla seksüalite yaşamın bir parçasıdır. Almanya'da yaşları 30 ila 80 olan 10 bin kadın ve erkeği kapsayan güncel bir araştırma sonucuna göre kadınların yüzde 60'ı, erkeklerin yüzde 21'i seksüel bozukluklardan yakınıyor ve evli çiftlerin üçte ikisi sevgisel yaşamdan memnun değiller. Libido (cinsel istek) azalması partnerin davranışından kaynaklandığı gibi, hastalıklar ve alınan ilaçlara da bağlı olabilir. Örneğin diyabet, hipertansiyon ya da kalp-damar hastalıkları, obezite, kolesterol yüksekliği, libido azalmasına neden olur. Bu hastalıklara karşı kullanılan ilaçlar ve diğer ilaçlar seksüaliteyi negatif etkiliyor. Yaşlanmayla birlikte erkekte testosteron azalması ve sigara da zamanla libidoda olumsuz etkisini gösterir. Seksüel bozukluklar sadece erkeğe özgü bir olay değildir. 1970'li yıllarda Amerikalı araştırmacılar kadın seksüel bozukluklarına değinmişseler de uzun yıllar bu konu ihmal edilmiştir. Son yıllarda bu konuyla ilgilenen Avustralyalı araştırmacılar Dr. King ve Prof. Dennerstein kadınların yüzde 43'ünde, erkeklerin yüzde 31'inde seksüel bozukluk olduğunu ve her üç kadından birinin libido eksikliğinden yakındığını saptamış. Aynı sonuçlar Amerika'da "National Health And Sociallife Survey" tarafındanda saptanmıştır: Seksüel bozukluklar yaşlanmayla artmaktadır. Her üç kadından biri seksüaliteye hiçbir ilgi duymamaktadır. Her dört kadından biri cinsel ilişkide orgazm olmamaktadır. Kadınların yüzde 20'si vajina kuruluğu ile sorun yaşamakta ve yüzde 20'si seksten hoşlanmamaktadır. Kadında seksüel bozukluklar çeşitli biçimlerde ortaya çıkmaktadır. 1- Libido (cinsel istek) azalması 2- Seksüel uyarılma bozukluğu 3- Orgazmik bozukluk (orgazm olmada gecikme ya da orgazm olamama) 4- Seksüel ağrı (vajinismus, disparüni) Fizik nedenlerin yanısıra ruhsal nedenler kadınlarda erkeklere göre daha önemli rol oynuyor. Örneğin kadınlar; eşler arasındaki geçimsizliklerden, mesleki ya da özel streslerden ya da sosyal problemlerden çok daha fazla etkilenirler. Ayrıca kültür, din ve kadın yaşamının çeşitli dönemlerinde ortaya çıkan olaylar da ek yük getirir. Özellikle çocukluk ya da gençliğinde yaşamış olduğu seksüel taciz/tecavüzün yarattığı ruhsal çöküntünün giderilmesi çok güçtür.

Bedensel olarak sağlıklı kadındaki seksüel bozukluğun diğer bir nedeni eşi olabilir. Çoğu zaman erkeğin seksüel başarısızlığında kadın suçu kendinde arar ya da kocası tarafından suçlanır. Genellikle seksüel ilişki erkeğin ereksiyona ulaşması amacıyla yapıldığından ve kadın yeterli uyarılmadığından, cinsel ilişki nahoş ya da acılı hissedilir. Uzun süreli evliliklerde kadınlar kocalarının seksüel davranış repertuvarının azlığından ve şefkatsizliğinden yakınırlar. Ayrıca seksüel bozuklukları olan çiftler, problemleri hakkında nadiren konuşurlar. Kadın dile getirse bile genelde erkeğin konuya olumsuz yaklaşımından çatışmayla sonlanır. Erkeğin suskunluğundan dolayı kadın, kocasının düşünce ve duygularını anlamaz. Bir süre sonra kadın cazibesi hakkında kuşku duyar. Kocasının başka kadınlara ilgisi olduğundan şüphelenir.

Dargınlık, yılgınlık ve erkeğin davranışı evliliği parçalanmaya kadar götürür. Çiftler arasındaki seksüel problemler ve güçlükler kadının seksüel ilgisi o derece şiddetli baskılar ki, böylece kronik (müzmin) bir seksüel bozukluk oluşur.